30 Ağustos 2012 Perşembe

SPREYLİ EĞİTİM TASMALARI İŞE YARAR MI?



Spreyli tasmalar, havlama önleyici ve kovalama önleyici olarak 2 çeşit halinde satılmaktadır. Köpeğinizin gırtlağındaki titreşim, havlama önleyici tasmayı harekete geçirir ve tasma köpeğinizin burnuna doğru limon esansı püskürtür. Amaç köpeğinizin bu kokuyu çok kötü bulması ve havlamayı kesmesidir.

Kovalama önleyici tasma da aynı mantıkla çalışır. Ancak uzaktan kumandası vardır. Köpeğiniz bir kedinin veya arabanın arkasından koşmaya başlar ve siz düğmeye basarsınız. Tasma limon esansını püskürtür ve amaç yine köpeğinizin, kovalamayı kesecek kadar kokudan nefret etmesidir. Zamanla hareketi ile kokuyu ilişkilendirerek yanlış hareketinden vazgeçmesi beklenir.

Eğitim tasmalarında elektrikli olanlar da mevcuttur. Köpeğinize "zarar görmeyeceği" kadar elektrik verdiği söylenerek satılır. Tamam, çarpılarak ölmez belki ama psikolojik kısmı şüphelidir. Ayrıca köpeğini gerçekten seven hangi insan bu gaddar ve cahilce üretilmiş sözde eğitim malzemesini kullanır ki.. Özetle sözkonusu elektrikli tasmalar çöptür.. Üretenler kendileri taksınlar..

Bir de biz insanların işitemeyeceği, sadece köpeklerin işitebileceği frekansta ses yayan cihazlar var. Köpeğin bu sesten rahatsız olup havlamayı keseceği düşünülür. Bu cihazın kullanıldığı bir odada, bizzat yarım saat bulundum. Çıktığımda tansiyonum düştü ve kendimi çok kötü hissettim. Aynı durumu 2 arkadaşım daha yaşadı. Bizlere bu etkiyi yaptığına şahit olduğumdan, hiçbir zararsızdır açıklamasını kabul etmem.. Bize o kadar kötü hissettiren birşey, kimbilir köpeklere ne kadar kötü hissettirir. Ben kendi adıma kullanmanızı önermem. Şüpheli cihazlar bunlar..

Buraya kadar saydıklarımız içinde en masumu yine spreyli tasmalar olarak görünüyor. Bana sorarsanız, kullanmadan evvel bir eğitmenden yardım almanız en iyisi.. Çok daha etkili ve tasmaya ihtiyaç olmayan bir yöntem önerecektir. Son çare olarak bir kenara yazabiliriz spreyli tasmaları. Ancak bunların da kalite kalite olduğunu unutmayın. Böyle bir ürün alırken, piyasadaki en iyi ürünü araştırıp bulun.

Unutmamamız gereken ise, her köpek eğitim gereci her köpekte işe yaramaz. Bu sebeple iyi bir eğitmenin, sorununuzun çözümünde etkili olacağını düşünüyorum. Köpeğinizi tanıyarak, karakter analizini yaparak, yaşam koşullarını ve sizi tanıyarak en etkili çözümü size iyi bir eğitmen sunabilir. Bu konuda da seçiminizi referansı iyi olan eğitmenlerden yana yapmalısınız. Her sorunun birçok çözümü vardır. Olması gereken, kolay çözüm yolunu seçmek değil, en doğru çözüm yolunu seçmektir.

Sevgiler..


25 Ağustos 2012 Cumartesi

KÖPEĞİMİ KISIRLAŞTIRMALI MIYIM?



Bu konu birçok köpek sahibinin kafasını kurcalar. Kimilerimiz bunun köpeğimizin haklarını elinden almak olduğunu düşünür ve gaddarca bulur. Kimilerimiz ise çeşitli nedenlerle kısırlaştırma operasyonuna olumlu bakar. Eğer köpeğinizi kısırlaştırma düşünceniz var ise, bu konuda endişelenmeyin. Artık bu operasyon oldukça basittir. Doğru hekimi seçtiğiniz sürece sorun olmayacaktır. Bu konuya şöyle etraflıca bir gözatalım. Her yönüyle kısırlaştırma operasyonuna değinelim.

Öncelikle, kısırlaştırma operasyonunun zamanı ile kuduz aşısının yapıldığı tarih arasında en az 1 ay olmalı. Buna dikkat edin. Kuduz aşısı ise köpek 6 aylık olmadan önce yapılmamalıdır. Yavru köpeğiniz 6 aylık olana kadar, anne sütünden aldığı antikorlar sayesinde kuduz mikrobundan korunmaktadır. Kısırlaştırma ameliyatı zamanına hiçbir aşı denk getirmemelisiniz. Haliyle en uygun zaman 7. aydan sonrası olacaktır. Dişi köpek, ilk kızgınlık (çiftleşme) dönemine cinsi ve boyutlarına bağlı olarak 7. ayından sonra bir zamanda girecektir. Bir Yorkshire Terrier için bu çok geç olmaz, çok büyük bir ırk içinse daha sonralara kalır. Hatta bazen 18. ayı bulur. Köpeğinizin daha olgun tavırlar sergilemesini, güvenlik ya da bekçi köpeği olmasını veya yarışmalara katılmak için eğitilmesini istiyorsanız, kısırlaştırma fikrinden vazgeçin. Ya da bu fikri daha sonralara bırakın. 1 yaşını geçene kadar kısırlaştırılmamış erkek ya da 2 kızgınlık dönemi geçirene kadar kısırlaştırılmamış dişi köpeklerin, itaat ve çeviklik yarışmaları için eğitilmeleri daha kolaydır.

Dezavantajlara bir gözatalım. Bu operasyon köpeğinizin vücudundaki hormonları değiştirir. Operasyon geçirmiş bazı köpeklerde hipotiroidizm görülebilir. Hipotiroidizm, cansız, yağlı ve kötü kokan tüylere yolaçabilir. Ayrıca bu durum sözkonusu ise, tüy dökülmesinde artış, ayrılık kaygısı, deri problemleri, kilo alma eğilimi görülür. Operasyon sonrasında veteriner hekiminize sık muayeneye giderseniz bu sorunların teşhis ve tedavisi de erkenden olur.

Bu dezavantajlara rağmen, kısırlaştırılmış köpekle yaşamak çoğunlukla daha kolaydır. Erkek köpeklerde, kızgınlık dönemindeki dişinin farkedilmesiyle yaşanan stres ortadan kalkar ve eğitim büyük oranda kolaylaşır. Dişi köpeklerde ise kısırlaştırma, kızgınlık döneminde ortaya çıkabilecek ruhsal iniş çıkışları ve kanamayı ortadan kaldırır.

Kendi adıma konuşacak olursam, hiçbir köpeğimi kısırlaştırmadım ve Golden Retriever kızım dışında hiçbir köpeğimi çiftleştirmedim de henüz. Büyük ırk köpeklerim bahçede yaşadığından kızgınlık dönemleri benim açımdan sorun teşkil etmiyor. Minik köpeğim ise, oldukça ufak bir kız çocuğu olduğundan dönemlerimiz sorunsuzca geçiyor. Kısırlaştırma mecbur olmadıkça yapılmamalı diyorum. Ama şu açıdan da bakmak gerekiyor. Kısırlaştırmayıp da devamlı yavrulatılan köpekler var. Safkan dahi olsa, birçok köpek bilinçsiz ve sevgisiz sahipleri yüzünden daha 1 yaşına gelmeden barınaklara atılıyor. Kimisi şanslıysa yuva buluyor, çoğunluğu mutsuzluk içinde hayata gözlerini yumuyor. Bazı durumlarda kısırlaştırma bu mutsuzluğu önleyebilir. Siz, bilinçli köpek sahipleri ise, hangisi köpeğinizle ortak yaşamınızı kaliteli hale getirecekse onu tercih etmelisiniz. Bir arada ve mutlu olmanız çok önemli..

Sevgiler..

21 Ağustos 2012 Salı

SÜRÜNÜN LİDERİ OLMAK



"Bekle" komutu, oturma ya da yatma pozisyonunda olduğu yerde kalması, köpeğinize öğretebileceğiniz en önemli komutlardan biridir. İşe yaraması dışında, bu egzersizin önemli psikolojik anlamları da vardır köpeğiniz için. Köpeğin kendisinden rütbece aşağı olan diğer köpekler üzerinde liderlik ilan etmesinin yollarından biri, astının hareketlerini kısıtlamak ya da onu bulunduğu yerde tutmaktır. Köpeğinize "bekle" komutunu verdiğinizde, kıpırdamadan oturmasını ya da yatmasını öğretmek, sadece gerektiğinde ayak altında olmamasını sağlamakla kalmaz. Bu komutu öğreterek, sürü liderinin siz olduğunuzu, köpeğinizin kafasına iyice yerleştirmiş olursunuz.

Şimdi aşağıdakileri adım adım uygulayın. Köpeğiniz yavruysa işiniz daha kolay olacak. Aşağıdakiler liderlik egzersizleridir. Herhangi bir komut öğretmek için kullanılmaz. Liderlik egzersizi için, köpeğinizi oturma ve de yatma pozisyonuna doğru şekilde sokabilmelisiniz.

Oturma pozisyonu için, ikiniz de aynı yöne bakacak şekilde köpeğinizi solunuza alıp, onun yanında dizlerinize çökün. Köpeğiniz eğer ufak bir köpekse, bu egzersizler için onu yüksek bir yere koyabilirsiniz. Oturma pozisyonu için şu adımları izleyin:

1- Sağ elinizi göğüs kafesine, sol elinizi de omzuna yerleştirin.
2- Sol elinizi sırtından dizlerine kadar indirin ve her iki elinizle eşit miktarda bastırarak, hiçbir şey söylemeden onu oturtun.
3- Ellerinizi kıpırdatmadan beşe kadar sayın ve köpeğinize övgü dolu sözler söyleyin.
4- "Tamam" diyerek onu serbest bırakın.

Bu bir liderlik egzersizidir. Amacı köpeğinize oturmasını öğretmek değildir. Komutları öğretmenin kolay yolları için yeni yazılar yayınlayacağız.

Yatma pozisyonu için aşağıdaki adımları izleyin:

1- İkiniz de aynı yöne bakacak şekilde, köpeğinizi solunuza alıp, onun yanına dizlerinizin üzerine çökün.
2- Sırtı üzerinden uzanıp, sol elinizi sol ön ayağının altına, sağ elinizi de sağ ön ayağının altına yerleştirin.
3- Köpeğinizin bacaklarını sıkıştırmamak için başparmaklarınızı yukarıda tutun, yani ayağını kavramayın. Sıkarak ayaklarını kavramanız direnmesine yolaçabilir.
4- Yavaşça köpeğinizin ön patilerinin altında olan ellerinizi kaldırın, köpeğinizi arka ayakları üzerinde (dilenme pozisyonu) duracak şekle getirin. Ön patileri sizin ellerinizde olacak. Hiçbirşey söylemeden onu yere doğru indirip, yatma pozisyonuna getirin.
5- Elleriniz yine patilerinin altında olacak. Ellerinizi kıpırdatmadan beşe kadar sayın ve köpeğinize övgü dolu sözler söyleyin.
6- "Tamam" diyerek onu serbest bırakın.

Bu bir liderlik egzersizidir. Köpeğinize "Yat" komutunu öğretmek için değildir.

Uzun süreli oturma ve yatma egzersizlerinin amacı, köpeğinize sertlik kullanmadan, onun sürü lideri olduğunuzu öğretmektir. Yani, sonraki eğitim sürecinin de temelidir. Köpeğiniz sizin lider olduğunuzu kabul etmedikçe, onu eğitmeniz de nerdeyse imkansızdır. Uzun süreli oturma ve yatma egzersizlerini alışkanlık haline getirmek 4 haftanızı alır. Ama başardığınızda, sürü lideri pozisyonunu pekiştirmenizde size çok büyük yardımı olur. Yapmanız gerekenler:

1. HAFTA: Haftada 5 defa, uzun süreli yatma egzersizini şu şekilde 30'ar dakika uygulayın:

1- Yere, köpeğinizin yanına oturun.
2- Birşey söylemeksizin, anlattığımız biçimde onu yatma pozisyonuna getirin.
3- Eğer, kalkarsa, birşey söylemeksizin onu yine aynı pozisyona getirin.
4- Yattığında ellerinizi çekin.
5- Kıpırdamadan bekleyin.
6- 30 dakika sonra onu serbest bırakın.

Genel olarak, köpeğinizin liderlik arzusu ne kadar güçlüyse, o kadar fazla ayağa kalkmaya çalışacaktır. Yalnızca sakin olun ve birşey söylemeden, ayağa kalkmaya çalıştığında onu yatma pozisyonuna geri getirin. Eğer köpeğiniz yerinde duramayan bir köpekse, tasmasını takın ve bir sandalyeye bıraktığınız tasma kayışının üzerine oturun. Böylece elleriniz köpeğinizi oturtabilmeniz ya da yatırabilmeniz için serbest kalacak.

Bazı köpekler, sürü lideri olduğunuzu hemen kabullenirken, bazıları buna ikna edilmelidir. Köpeğiniz 2. gruba dahilse, sizin için ve onun için ilk uzun süreli yatma deneyimi en zoru olacaktır. Zamanla bu fikre alıştıkça, sizi sürü lideri olarak kabul edecek ve sonraki egzersizler kolaylaşacaktır.

Uzun süreli yatma egzersizini şu koşullarda uygulamanız tavsiye edilir:

* Köpeğiniz yorgunken
* Egzersiz yaptıktan veya oyundan sonra
* Uzun süreli yatma egzersizinin bölünmeyeceği zamanlarda
* Siz yorgun değilken

Eğer koşullar elverişli ise, kıpırdamadığınız sürece kitap okuyabilir ya da film izleyebilirsiniz .

2. HAFTA: Günaşırı, siz yanıbaşında bir sandalyede otururken, köpeğinize 30 dakikalık yatma ve 10 dakikalık oturma egzersizleri yaptırın.

3.HAFTA: Günaşırı, siz odanın öbür ucunda otururken, köpeğinize 30 dakikalık yatma ve 10 dakikalık oturma egzersizleri yaptırın.

4. HAFTA: Günaşırı, siz onun görüş açısından çıkmadan, odanın içinde dolaşırken, köpeğinize 30 dakikalık yatma ve 10 dakikalık oturma egzersizleri yaptırın.

4 haftadan sonra, uzun süreli yatma ve oturma egzersizlerini en azından ayda 1 defa uygulayın. Eğer bu idare şeklini devam ettirirseniz, köpeğinizin sizi kayıtsız şartsız sürü lideri olarak kabulleneceği garantidir.

Sevgiler..

KÖPEK EĞİTİMİNDE PÜF NOKTALARI



Köpek eğitiminde ilk önemli nokta tutarlı olmaktır. Köpeğiniz, "bazen" veya "sadece haftasonları" gibi laflardan anlamaz. Yalnızca "evet" ve "hayır" 'ı bilir. Kıyafetiniz uygun olduğunda üstünüze atlamasına izin vermeniz, kıyafetinizin uygun olmadığı bir gün de üstünüze atladığında onu azarlamanız onun aklını karıştırır.

Köpekler birbirleriyle vücut dilleriyle anlaştıkları için, sizin vücut dilinizi okumakta da kısa sürede uzman olurlar. Örneğin birçok köpek sahibi evden dışarı çıkarken, köpeği bunu anladığına dair hareketler yapar, tasmasını getirir, heyecanlanır, kapıya koşar. Bu, köpeklerin sahiplerini ne kadar iyi gözlemlediğinin kanıtıdır. Sizi, alışkanlıklarınızı çok iyi gözlemler ve bir sonraki hareketinizi tahmin ederler. Eğitimde tutarlı olmanız, köpeğinizinle önceden kestirebileceği ve değişmez bir tavırla ilgilenmeniz demektir. Eğer evde birçok kişi varsa, köpekle herkes aynı tavırla ve tutarlılıkla ilgilenmelidir. Aksi durumlarda, köpeğinizin aklı karışır ve tepkilerine güvenilmez, tutarsız bir köpek olur.

Tüm bunlar, örneğin köpeğinizin asla üzerinize atlamasına izin vermeyeceğiniz anlamına da gelmiyor. Bir takım şeyleri, yalnızca siz uygun gördüğünüzde yapmasını da öğretebilirsiniz. Ancak bu konuda dikkatli olun, çünkü bir köpeğe bu ayrımı yapmasını öğretmek, ona bunu asla yapmamasını öğretmekten daha zordur. Ne kadar kesin ayrımlar yaparsanız, köpeğinizin sizi anlaması o kadar kolaylaşır.

Diğer bir önemli nokta, sabırlı ve inatçı olmaktır. Köpeğiniz bazen çok inatçı olabilir. Siz ondan daha inatçı olmalısınız. Bu, köpeğinizin ırkı ve ona öğretmeye çalıştığınız şeyle de alakalı olabilir. Avı alıp getirmek için yetiştirilmiş bir ırk olan bir Labrador Retriever'a, komutla, attığınız bir topu getirmesini öğretmek, diğer ırklara göre çok daha kolaydır. Ama ırkı ne olursa olsun, eğer fiziğinin izin verdiği bir komut öğretmeye çalışıyorsanız, sabırlı bir çalışma ile her köpek her komutu öğrenebilir. Kimisi daha kısa sürede, kimisi birçok tekrar çalışması ile öğrenir. Ama öğrenir..

Eğitimin başında "Hayır" kelimesini sözlüğünüzden çıkarın. Bu kelimenin zaman zaman işe yaradığı görülmüştür. Ama nedense birçok köpek sahibi bu kelimeyi çok sık kullanır ve kelime genelde anlamını yitirir. Eğitmenlerin verdiği eğitimlerde "Hayır" diye bir komut yoktur. Ayrıca daha evvel belirttiğimiz gibi, köpeğinizle olumsuz iletişimden kaçının. Köpeğinizin ismini onu azarlamak için kullanmayın. Onun ne yapmasını istediğinizi belirtmeksizin defalarca ismini söyleyerek dırdır yapmayın.

Eğitim sırasında, köpeğinizin ismini, onun dikkatini çekebilmek için bir defa komuttan önce söyleyin. "Eva, gel" gibi.. Köpeğinizin adını defalarca, sesinizi alçaltıp yükselterek söylemeniz, onun sizi gözardı etmesine sebep olur. Bir komutu, bir defa ve normal bir ses tonuyla verme alışkanlığı kazanın. Köpeğinizin duyma yeteneği sizinkinden 80 kat daha güçlüdür. Komutları tekrar tekrar söylerseniz, köpeğiniz sizi dikkate almayabileceğini düşünür. Yumuşak bir ses tonundan sert bir ses tonuna, ricadan tehdide, ses tonunuzu değiştirmeniz de bir işe yaramaz. Köpeğinize komutu verin ve o buna cevap vermezse, komutu baştan çalışın ya da ona istediğinizin ne olduğunu tam olarak gösterin.

Sürü lideri siz olmalısınız. Köpekler sürü halinde yaşayan hayvanlardır. Kontrol, sürü liderinin elindedir. Köpeğinize göre sürü liderinin haklarından birkaçı şunlardır:

* İlk olarak ve istediği kadar yemek yemek
* İstediği yerde durmak, uzanmak ya da oturmak
* Koltuk ve yataklar da dahil olmak üzere her yeri kullanma hakkına sahip olmak
* Her dar aralıktan geçerken, önden ilerlemek
* Kapıdan çıkarken önde olmak, ilk çıkan olmak
* Astları olan sürü üyelerinden dilediği zaman ilgi istemek
* İstemediği ilgiyi görmezden gelmek ya da caydırmak
* Düşük rütbeli üyelerin hareketlerini kısıtlamak

Eğer evde birden çok köpeğiniz varsa, sürü liderinin bu hakları kullandığını görürüz. Köpeğiniz sizinleyken de bu haklarını kullanıyor mu? Eğer cevap evetse, liderliğinizi sorgulamalısınız..
Birinin kontrolü ele alması gereklidir, bu siz olun. Demokrasi ilkeleri, sürü hayvanlarına işlemez. Köpeğiniz, saygı duyacağı ve kendisine yön gösterip göz kulak olacak birini arıyor. Köpeğinizle sadece dost, kardeş olmak isteyebilirsiniz. Bunların tümünü olabilirsiniz. Ama köpeğinizin iyiliği için kontrol sizde olmalı. Bu karmaşık dünyada, kararları vermesi için ona güvenemezsiniz. Ayrıca çok az sayıda köpek, aktif olarak liderlik peşindedir. Çoğu köpek, sizin liderlik rolünü almanızdan memnuniyet duyar. Liderliği kesin olarak tekelinize almalısınız, aksi takdirde çok yumuşak başlı bir köpek bile yönetimi ele geçirecektir. Bu bir tercih meselesi değil. Sizin huzurunuz, onun güvenliği için sizin lider olmanız şarttır.

Bir sonraki yazıda, sürü lideri olmanın, olumlu ve zıtlaşmadan kesin sonuç veren yolunu okuyacaksınız. Uygularsanız, karlı çıkacağınıza emin olun.

Sevgiler...

19 Ağustos 2012 Pazar

KÖPEĞİNİZLE GÜVEN İLİŞKİSİ KURMAK



Köpeğinizin bir kedinin peşinden koştuğunu ve yola fırladığını düşünün. Paniklediniz, korktunuz, ona seslendiniz ve yanınıza çağırdınız. Yanınıza gelir gelmez de onu azarladınız. Bu çoğu köpek sahibinin vereceği doğal bir tepkidir. Ona bir arabanın çarpması düşüncesi sizi korkutur ve o yanınıza gelir gelmez, sizi bu kadar korkuttuğu için azarlarsınız. Ancak köpeğinizin açısından bakıldığında, bu durum böyle görünmez. Köpeğiniz bir kediyi kovalamıştır ve bu çok eğlencelidir onun için. Ardından siz ona seslendiniz ve yanınıza geldiğinde azarladınız onu. Bu keyifsiz bir durumdur. Siz belki onu bir daha kedi kovalamaması için azarladınız. Bunu öğreneceğini düşündünüz ve sizi kızdırmamak için bir daha yapmayacağını.. Ama malesef ona kedi kovalamasının yanlış olduğunu değil, siz çağırdığınızda yanınıza gelmesinin keyifsiz birşey olduğunu öğrettiniz.

Bir köpeğin öğrenmesi gereken en önemli komut, çağırıldığında gelmesidir. Bu sebeple, köpeğinizi her çağırışınız onun için iyi birşey olmalı. Köpeğinizi azarlamak için yanınıza çağırmayın. Köpeğinize "hayır" derken adını kullanmayın. Adı ile seslenildiğinde ve "gel" diye çağırıldığında bunun hep iyi birşey için olduğunu bilmeli. Köpeğinizi yanınıza çağırdığınızda onu sevin ve onun hoşuna gitmeyecek hiçbirşey yapmayın. Örneğin, köpeğiniz banyo yapmaktan nefret ediyorsa, banyo vakti geldiğinde, onu yanınıza çağırmayın. Siz onun yanına gidin. Ya da bir ilaç içirmeniz gerektiğinde onu yanınıza çağırmayın, siz gidin yanına. Veya alternatif olarak; banyo için veya ilaç için onu çağırdıysanız, öncelikle ona bir kurabiye v.s. ödül verin. Çağırıldığında gelirse, hep iyi birşey için olduğunu bilmeli.

Ona ne olursa olsun iyi davranın. Kafasını okşayın ve sizin yanınızda güvende olduğunu hissettirin. Onu yanınıza çağırıp cezalandırırsanız, size olan güvenini baltalarsınız. Köpeğiniz kendi ayağıyla yanınıza gelip azarlandığını gördüğünde, yanınıza geldiği için cezalandırıldığını düşünür ve bir dahaki sefere çağırıldığında gelmemeyi seçebilir. Ayrıca çağırıldığında geleceğini bilmeniz, sizin de ona olan güveninizi pekiştirir. Bu sayede her ortamda beraber rahat olursunuz.

Her yanınıza gelişinde sevecen olmalısınız ona karşı. Ağzında parçaladığı yeni ayakkabılarınızla gelmiş dahi olsa.. :)) Ayakkabılarınız halini görüp, onu azarlar ve ona kötü davranırsanız, köpeğiniz yine bu sinirinizi ayakkabılarla ilişkilendirmez. En basit haliyle, yanınıza geldiği için böyle sinirlendiğinizi düşünür. Bunu istemeyiz.

Peki köpek sahibi olarak bu konuda ne yapmalıyız? İlk yapmamız gereken önlem almak. Parçalanmasını istemediğimiz ayakkabı v.s. eşyalarımızı, köpeğimizin ulaşamayacağı yerlere koyacağız. Ve diğer gerçekleşebilecek tüm olumsuz durumlar için önlemlerimizi almalıyız. Önlem almadıysak, parçalanan ayakkabıların sorumlusu köpeğimiz değil, bizizdir. Diğer yapmamız gereken ise doğru bir eğitimdir. Sevgiye ve pozitif yöntemlere dayalı bir eğitimle herşey yavaş yavaş yoluna girecektir. Örneğin, "otur" ya da "bekle" komutu, çamurlu patileriyle üstünüze atlamaya hazırlanan köpeğinizi durduracaktır.

Köpeğinizin yanına onu sevmek için gittiğinizi düşünün. Aniden sizi ısırdığını. Buna bir anlam veremezsiniz.. "Ne yaptım ki" "Neden sinirlenmiş olabilir aniden" diye kafanız karışır değil mi? Ve ona tam olarak güvenemezsiniz o dakikadan sonra. Çünkü anlamadınız sebebini, acaba tekrar yapar mı? Ne kadar kötü hissederdiniz kendinizi değil mi? İşte, her köpeğinizi hatası sonrası azarladığınızda, cezalandırdığınızda ona bu psikolojiyi yaşatıyorsunuz. Kafası karışıyor ve size güveni sarsılıyor..  

Köpeğiniz hayatınıza girdiği andan itibaren, ilişkinizi güven üzerine kurmaya başlayın..

Sevgiler..

KÖPEĞİNİZİ ZAMANINDA OKUYABİLMEK



Köpeğiniz, yapmasını istemediğiniz birşeyi yaptığında ne yapabilirsiniz? Hiçbirşey!! Olay olup bittikten sonra yapacağınız herşey, anlamsız ve yararsızdır. Sadece herşeyi daha fazla karmaşık hale getirirsiniz onun için. Köpekler olayları birbirlerine bağlayamaz. Sizin müdahale etmeniz gereken an, köpeğinizin, yapmasını istemediğiniz şeyi yapmayı düşündüğü andır. Bir hata yaptıktan sonra onu eğitmeye çalışmayın. Köpeğiniz yaptığı şey ile ceza arasında bir bağlantı kuramaz. Suçlu ve üzgün görünüyor olabilir. Ama bu ruh hali, yaptığı şeyin yanlış olduğunu anladığından değil, sizin mutsuz ve sinirli olduğunuzu anladığındandır.

Salona girdiğinizde, halının ortasına kakasını yapmış olduğunu görüyorsunuz. İlk tepkiniz kızgınlık oluyor. Köpeğiniz hemen suçlu gibi davranmaya başlıyor ve siz onun hatasını bildiğini sanıyorsunuz. Ama köpeğiniz bunun farkında bile değil. O sadece sizin sinirli halinize tepki gösteriyor ve neden bu kadar sinirlendiğinizi merak ediyor. Daha evvelden ona sert tavırlarla yaklaştıysanız böyle sinirli bir anınızda, ya da ceza verdiyseniz, bunun yeniden olabileceğini biliyor ve korkuyor.

Köpeğiniz ırkı ve yaşı ne olursa olsun, hayatınıza girdiği andan itibaren sizi çok iyi gözlemler. Köpeğiniz sizi okuma konusunda kesinlikle uzmandır. Biraz dikkat ve özenle siz de köpeğinizi gayet iyi okuyabilirsiniz. Onun davranışları da tıpkı sizinkiler gibi önceden tahmin edilebilirdir.

Olaya köpeğinizin açısından bakarsak, tuvaleti geldi ve kendince en uygun bulduğu noktaya halıya kakasını yaptı. Eğer onu bu konuda şimdi eğitmeye, terbiye eymeye kalkarsanız sizi anlamayacak. Az evvel halıya kakasını yapmış olmasıyla eğitim arasındaki bağı kuramayacak. Yalnızca sizin siniriniz ve disiplin arasında bir bağ kurabilecek.

Şunu deneyin. Köpeğiniz sizi görmeden yere buruşturulmuş bir kağıt bırakın. Daha sonra köpeğinizi çağırın ve kağıdı göstererek onu azarlayın. Hata yaptığında gösterdiğiniz tavrın aynısını gösterin. Göreceksiniz ki köpeğiniz yine suçlu tavrını takınacak. Ne olup bittiğinden haberi olmadığı halde...

Köpeğinizin insana ait bir takım özellikleri taşımadığını unutmayın. Ailenizin bir üyesi olduğunu biliyorum. Ama onun köpek olduğunu, farklı türden bir canlı olduğunu unutursanız, aranızdaki ilişki berbat olacaktır. Onun mantık yürütme yeteneği olmadığını unutmayın. "Gıcıklığına yapıyor", "Beni cezalandırıyor", "Nasıl yapar bunu" diyerek kendinizi kandırmayın. Suçluluk duymadığını da unutmayın. Anlaması için ona zaman verin ve ona doğruları doğru yoldan gösterin. Korkutarak, azarlayarak ve cazalandırarak değil. Bu negatif yöntemler aranızdaki bağı sarsacaktır. İyi bir köpek sahibi, köpeğinin kendisinden korktuğu için değil de, sevdiği için doğru şeyleri yapmasını ister. Her köpek sahibini memnun etmek ister. Ama ona doğruları siz öğretmelisiniz. Her sözünüzü anlamayabilir ama ses tonunuzu ve beden dilinizi çok iyi anlayacaktır.

7 Ağustos 2012 Salı

KÖPEĞİNİZİN BESLENMESİ



Köpeğinizin davranışları, mutluluğu, sağlığı ve yaşamı onu beslediğiniz mama ile direkt ilişkilidir. Öncelikle her köpeğin besin ihtiyacının birbirinden farklı olduğunu unutmayın. Arkadaşınızın köpeği uygun fiyatlı bir mamayla gayet iyi idare ediyor olabilir, ancak bu sizin köpeğiniz için geçerli olmayabilir. Köpeklerde besin eksikliğinde sık rastlanan belirtileri iyi bilmelisiniz ki, gerektiğinde beslenmesinde değişiklikleri yapabilin. Böylece veteriner hekim masrafınız da azalır.

Piyasada o kadar çok köpek maması çeşidi var ki, bu konuda seçim yapmak biz köpek sahipleri için çok zor. Kime inanacağımızı şaşırmış durumdayız. Tüm köpek mamaları aynı değildir, aralarında kalite farkı oldukça fazladır. Köpeğiniz için ne kadar yararlı olduğunu vurgulayan mama reklamlarına aldanmayın. Siz mamayı içeriğine bakarak seçin. Bir mama pahalıysa iyidir diye düşünmeyin. Çok pahalı mamalar arasında da beş para etmez olanlar var. Bir mama için asıl bilgi kaynağı köpeğinizdir. Aşağıdaki listede yazanlar ARADA SIRADA her köpekte olabilir. Ancak sık sık ve sürekli olarak,listedekilerden birkaçını yaşıyorsa köpeğiniz, o halde mamanın yaramıyor olması ihtimali yüksek. Tabi mutlaka bir veteriner hekime de muayene ettirmelisiniz.

-Mama yemek istemiyorsa,
-Dışkısı çok fazlaysa ve kötü kokuyorsa,
-Gazı varsa,
-Dişleri kirleniyor ve lekeleniyorsa,
-Nefesi kokuyorsa,
-Çok geğiriyorsa,
-Tüyleri sürekli dökülüyorsa,
-Tüyleri cansızsa,
-Derisi pis kokuyorsa,
-Kulak ve deri enfeksiyonlarını sık yaşıyorsa,
-Hiç enerjisi yoksa ya da hiperaktifse,
-Çok çabuk pireleniyorsa,
-Bağırsaklarında sık sık parazit oluyor ve tedavi gerekiyorsa,

Yukarıdaki durumlar sıklıkla yanlış mamadan kaynaklanmakla birlikte, başka bir sağlık sorununun belirtisi de olabilir. İyi gözlem yapmalısınız.

Her mama paketinin arkasında içerdiği maddelerin tümü, en ağırından başlayarak miktar belirtilerek sıralanmıştır. Paketin üzerinde ayrıca, firmanın adı, adresi, telefon numarası, mamanın üretim tarihi, son kullanma tarihi, ağırlığı ve hangi köpek grubuna yönelik olduğu yazmalıdır. Köpeğiniz, paketin üzerinde kilosu için önerilen miktarı yemiyorsa, günlük minimum besin gereksinimi karşılanmıyor demektir. Mama konusunda paranızın karşılığını alacağınızı düşünmeyin. İyi ile kötü mama arasında fazla fiyat farkı olmadığına da rastlanır. Hatta bazen kötü bir mama, daha iyi olandan pahalı olabilir.
Mama çeşitlerine bir gözatalım:

PERFORMANS: Yüksek kaliteli bir mama çeşididir. İçerik listesinin başında genelde 2 tane bazen de 3 tane hayvansal protein yer alır (tavuk, kuzu, balık). Bu mamalar, çalışan veya damızlık olan köpekler için piyasaya sürülmüştür. Ama tüm köpekler için en kaliteli mamalardır. Köpeğinizin enerji ve güzel tüylere sahip olması için gereken miktarda katı ve sıvı yağlar içerir. Ayrıca bu tür mamalar, köpeklerin sindiremediği soya ürünlerini içermez.

SUPER PREMIUM: Bu mamaların içerik listesinin ilk sırasında hayvansal bir protein bulunur. Bu proteini bazı tahıllar takip eder. Yüksek yağ seviyesi ile köpeğinize enerji verir ancak performans mamalar kadar iyi değildir, çünkü daha az miktarda hayvansal protein içerir.

PREMIUM: Bu mamaların içeriğinde de yüksek oranda protein bulunur. Burada dikkat etmeniz gereken nokta proteinin kaynağıdır. Çünkü hayvansal proteinden değil, tahıl türlerinden geliyor da olabilir. Bu mamalar, köpeklerin sindiremediği soya ürünleri içeriyor olabilir.

EKONOMİK, DÜŞÜK PROTEİNLİ VE LIGHT: Bu isimlerle piyasaya sürülen ürünler, tahıllarla doludur. Kısa sürede köpeğinizi patates çuvalına dönüştürebilir. İçerdikleri hayvansal protein miktarı yetersizdir. Yaşlı köpekler için üretildikleri söylense de hiç üretilmemeleri daha iyidir. Köpekler bu mamaları sindiremez ve yakamaz. Bu sebeple kötü kokulu ve fazla dışkı yaparlar. Kısa süre bile bu mama ile beslenen köpekler, hemen protein eksikliği belirtileri göstermeye başlarlar.

Köpeğiniz vejetaryen değil, etoburdur. Ete mutlaka ihtiyaç duyar. Dişleri eti koparıp parçalamak için gelişmiştir ve tahılları öğütecek düz yüzeylere sahip değildirler. Köpeğinizin sindirimi ağızda değil midede başlar. Köpeğinizin metabolizmasındaki tüm enzimler, etleri ve çiğ yiyecekleri parçalamaya uygun niteliktedir. Sağlığını koruması için et yemeye ihtiyacı vardır. Köpeğinizin sağlığını koruması için; protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, minareller ve suya ihtiyacı vardır. Köpeğinize verdiğiniz mama yeteri kadar kalori içermelidir ki, bu sayede köpeğiniz, düzgün biçimde büyümek için yeterli miktarda enerji üretebilir, yetişkinlikte sağlığını korur, iyi bir yaşlılık dönemi geçirebilir.

Mama paketlerinin arkasında ne kadar protein içerdiği yazar demiştik. Köpeğinizin mamasında ne kadar protein bulunduğu önemlidir, ancak bu proteinin kaynağı daha da önemlidir. Üreticilerin, mamaya konacak protein konusunda seçenekleri çoktur. Mama paketlerindeki protein yüzdesi genellikle, mısır, buğday, soya, pirinç gibi tahıllar veya bitkilerde bulunan proteinler ile tavuk ve kuzu gibi hayvansal proteinlerin toplamıdır.  Bu bizi yanıltabilir. Ancak kanun gereği, mamanın içinde en fazla miktarda bulunan madde, içerik listesinin en üstüne yazılmalıdır. İçerik listesinin en üst sırasına bakarak, mamanın protein kaynağını kolayca öğrenebiliriz. Örneğin; ilk 5 sırada yer alan 4 madde tahıllardan oluşmaktaysa, bu mamanın içindeki protein miktarının çoğu bitkisel kaynaklıdır. Köpek mamasının içindeki tahıl miktarı arttıkça, üretim maliyeti de düşer. Bunu da aklımızdan çıkarmayalım.

Köpeğinizin aktivite seviyesi, ihtiyaç duyduğu hayvansal protein miktarına denk düşer. İş köpekleri, sportif köpekler ve terrier grubunun çoğu extra hayvansal protein ister. Örneğin, yerinde durmayan bir Jack Russel, bütün gününü evde yatarak geçiren bir köpekten daha fazla hayvansal proteine ihtiyaç duyar. Proteinin yapıtaşı olan aminoasitler ısıtıldıklarında yapıları kısmen bozulur. Tüm kuru ve konserve mamalar yapım aşamasında ısıtılır. Bu sebeple, hazır mamalarda, kimyasal yapıları ısıtılma sebebiyle değişmiş ve içerdikleri aminoasit miktarı azalan proteinler bulunur. Bu durumu nasıl telafi edebileceğimizi yazının devamında anlatacağım.

Bir köpek yeteri kadar hayvansal protein almazsa, dengeli beslenmezse aşağıdakilerden bir ya da birkaçıyla karşılaşılabilir:

- Saldırganlık
- Kronik deri veya kulak enfeksiyonlar
- Böbreküstü bezlerde ve tiroit bezinde sorunlar
- Kalp ve ciğer sorunları
- Aşırı tüy dökme
- Mide ve barsak hastalıkları, kusma ve ishal
- Kısırlaştırma, diğer operasyon ve tedavilerde iyileşme bozuklukları
- Pigmentasyon eksiklikleri
- İştah azalması
- Epilepsi veya kanser türleri
- Kendi etrafında dönme ve kuyruk kovalama
- Ürkeklik
- Aşılara dayanamayan zayıf bağışıklık sistemi

Yukarıdakile dışında da birçok sorun olabilir, ancak yukarıdakiler en sık rastlananlardır.

Buraya kadar, köpeğinize mama seçerken, hayvansal proteinlerin ilk 2 sırada yer aldığı bir mamayı seçmenizi önerdik. Şimdi karbonhidratlara gözatalım. Düzgün bir sindirim sistemi için, köpeğinizin tahıllara ve bazı sebzelerde bulunan karbonhidratlara da ihtiyacı vardır. Köpeğinizin dışkılayabilmesi ve tiroit bezinin çalışması için karbonhidratlar önemlidir. Ancak köpekler sağlıklı olmak için bol miktarda karbonhidrata ihtiyaç duymaz. Karbonhidratı az, proteini yüksek bir beslenme tarzı onlar için idealdir. Arpa, yulaf, esmer pirinç birçok vitamin ve mineral içeren karbonhidratlardır. Ayrıca içlerinde protein ve yağ da bulunur. Mısır ise fiyatı nedeniyle mama firmalarınca popülerdir. Soya da bazı yiyeceklerde bulunan başka bir karbonhidrat çeşididir, ancak başka besinlere bağlanır ve onların da emilmelerini olanaksız kılar. Soya içerikli köpek mamalarından uzak durun. Köpeğinizin sindirebilmesi için karbonhidratların parçalanması gerekir. Mama firmaları bunu yapabilmek için ısıtma işlemi kullanır. Bu işlem, karbonhidratların bünyesindeki birçok vitamin ve minerali öldürür.
Bu arada akla şöyle bir soru gelebilir. "Vahşi köpekler ihtiyaç duydukları tahıl ve sebzeleri nereden buluyorlar?" Cevap şudur: "Avlarının barsaklarında sindirilmiş olarak bulurlar."

Gelelim yağlara.. Yağlar doymuş ya da çoklu doymamış olarak ayrılır ve köpeğinizin her ikisine de ihtiyacı vardır. Doymuş yağlar hayvansal kaynaklardan, çoklu doymamış yağlar ise bitkisel kaynaklardan gelir. İkisi birlikte, köpeğinizin sağlığını koruması için gereken esansiyel yağ asitlerini sağlar (Essential Fatty Acids-EFA). Köpek mamalarının çoğunun yapımında, yağlar en son malzeme olarak mamaya püskürtülür. Mamayı lezzetli yapan bu yağlardır. Hayvansal kaynaklı yağlar enerji için kullanılır. Bol bol egzersiz yapan veya yarışmalara katılan köpeklerin yiyeceğinde %20 oranında doymuş yağ bulunmalıdır. Köpeğinizin beslenme düzeninde yeteri kadar doymuş yağ (hayvansal) olmadığı durumlarda, hücre hasarı, kuru bir deri, kalp hastalıkları, gelişim bozuklukları ve enerji eksikliği ortaya çıkabilir. Diğer yandan aşırı yağ da, kolon ve rektum kanser, meme tümörü ve obeziteye yol açabilir. Çoklu doymamış yağlara (bitkisel) köpeğinizin, sağlıklı bir deri için ihtiyacı vardır. Bu yağdan çok az tüketmesi köpeğinizin göbeğinde, arka bacak iç kısmında ve kürek kemikleri arasında doku bozukluklarına yol açar. Köpeğinizin derisi kuruysa, yiyeceğine bu yağlardan birazcık eklemelisiniz.

Mamaların içindeki yağı bozulmadan tutmak için, mama üreticileri BHA, BHT, etoksikuin ve propil gallat gibi birçok kimyasal maddeye başvurabilir. Bu sayede mamaların raf ömrü uzar, ısı ve ışığa dayanıklı hale gelir. Yine de işi bilen köpek sahipleri, bu kimyasalları, özellikle de etoksikuini köpeğine vermeyi tercih etmez. Üreticiler, C ve E vitamini ile biberiye özü gibi doğal koruyucu maddeler de kullanabilir. E vitamini listelerde tokaferol adıyla geçer. Ancak dopal koruyucu madde içeren mamaların raf ömrü kısadır ve ısı-ışıktan etkilenir. Köpek mamalarında bulunan kimyasallara bir gözatalım.

ANTİOKSİDANLAR: Mamanın içerisindeki yağları korumak için kullanılır. Bunlar; BHA, BHT, etoksikuin ve propil gallattır. Etoksikuin; bağışıklık sistemi bozuklukları ve doğum kusurlarıyla ilişkilendirildiğinden, bu kimyasalı içeren mamalardan uzak durun.

NEMLENDİRİCİLER: Mamanın aşırı kurumasını veya nemlenmesini engeller. Bunlar kalsiyum silikat, propilen glikol, gliserin ve sorbitoldur.

KÜF ÖNLEYİCİLER: Küf oluşumunu ve mayalanmayı geciktirmek için kullanılır. Bunlar; potasyum tuzları, sodyum veya kalsiyum propionat, sodyum diasetat, sorbik asit ve asetik veya laktik asittir.

SEKUESTRANTLAR: Mamanın rengini, kokusunu, tadını veya görüntüsünü değiştirecek kimyasal veya fiziksel değişimleri engellemek için kullanılırlar. Bunlar; sodyum, potasyum veya kalsiyum tuzları ve sitrik, tartarik ya da pirofosforik asitlerdir.

YAPI DÜZENLEYİCİLER: Tam olarak koruyucu madde olmamakla birlikte, etlerin dokusunu ve rengini muhafaza etmekte kullanılır. En sık rastlananları, sodyum nitrit ve sodyum nitrattır.

Mamayı seçerken yukarıdakileri aklınızda tutun ve C, E vitaminleri ile biberiye özünün doğal koruyucu maddeler olduğunu aklınızdan çıkarmayın. E vitamini mamanın içerik listesinde tokoferol olarak yazılmaktadır.

Köpeğinizin mamasında, sindirilen gıdanın içindeki besleyici maddeleri ve enzimleri açığa çıkaracak vitaminler bulunmalıdır. Böylelikle köpeğinizin vücudu, bu besleyici maddeleri ve enzimleri emip kullanabilir. Vitaminler olmadan köpeğinizin vücudu yiyecekleri parçalayamaz ve kullanamaz. Bir araştırma grubu mama üreticilerine vitaminleri nasıl koruduklarını sormuştur. Ancak cevap içler acısıdır. Mama firmaları, ısıtma sırasında vitaminlerin tahrip olduğunun bilincinde olduklarını ve bu sebeple vitamin miktarını yüksek tuttuklarını belirtmiştir. Eğer vitaminler ısıtılırken tahrip oluyorsa, mamanın içerisine ne kadar vitamin koyulduğunun önemi yoktur.

2 çeşit vitamin vardır. Suda çözünenler ve yağda çözünenler. Suda çözülenler B ve C vitaminleridir. Fazlası, vücuda alındıktan 4-8 saat sonra böbrekler süzülür ve üreyle atılır. Bu nedenle bu vitaminler her öğünde bulunmalıdır. A, D, E ve K vitaminleri yağda çözünen vitaminlerdir ve vücutta yağ tabakalarında ve ciğerde depolanırlar. Köpeğinizin her iki vitamin çeşidine de ihtiyacı vardır.

Mamaların işlenişi sırasında, ısı kullanıldığından, köpek mamalarında, sağlıklarını korumak için gerekli olan, suda çözünen iki önemli vitamin eksiktir.

C VİTAMİNİ: Köpeklerin C vitaminini kendilerinin üretebildikleri ve bu sebeple fazladan C vitaminine ihtiyaç duymadıkları düşüncesi yanlıştır. C vitaminini kendileri üretseler de, ürettikleri miktar onlara yetmez. C vitamini, bağışıklı sistemini güçlendirir, yaraların iyileşmesini hızlandırır, kas-iskelet yapısının işleyişine yardımcı olur ve barsaklarında kurt olduğunda, herhangi bir ilaç kullandığında veya strese girdiğinde köpeğinize gerekli bir vitamindir. C vitamini eksikliği köpeklerde, idrar yolları enfeksiyonlarına, sistite ve topallamaya sebep olur. Ayrıca köpekler, sağlıklı diş ve dişeti için de C vitaminine ihtiyaç duyar.

B VİTAMİNİ: Bu vitamin, enerji için ve proteinleri parçalamanın yanında karbonhidratları glikoza çeviren enzimlerle birlikte çalışan biyokimyasal reaksiyonlara önayak olmak için gereklidir. Sinir sisteminin, derinin, gözlerin, tüylerin, ağzın ve ciğerin sağlığını korumada yardımcı bir rol oynar. Sindirim kanalı ve beyin fonksiyonları için de gereklidir. B vitamini ayrıca, tedirginliği ve depresyonu hafifletmeye ve yaşlı köpeklerin sağlıklarını korumalarına da yardımcı olur.

Mama paketini açık bırakmayın ve ışıktan da uzak tutun. Böylece kalan mamanın kalitesini koruyabilirsiniz. Gerektiği kadar B ve C vitamini hiçbir işlenmiş mamada bulunmaz. Bu sebeple bu vitaminleri, köpeğinizin beslenme düzenine siz eklemelisiniz. Bunun için PHD Products'ın ürünlerini tavsiye edebiliriz. Ancak farklı seçenekler de mevcut.

Mineraller, bir mamanın %2'den azını oluştursa da, besin öğelerinin en önemlisidir. Köpeğiniz bazı vitaminleri az da olsa üretebilse de, mineralleri üretemez. Vücut sıvılarını düzgün biçimde oluşturmak, kanı ve kemikleri oluşturmak, sağlıklı bir sinir sistemi için mineraller gereklidir. Mamaların işlenmesi sırasında, minerallerde %50-%80 arasında bir azalma olur. Bu yüzden sağlığı için, köpeğinizin mamasına ekstra mineraller eklemelisiniz. Köpeğinizin günlük besin planına PHD Products'ın Wellness adlı ürününü ekleyebilirsiniz. Bu ürün, ticari mamaların üretimi sırasında kaybolan, tüm vitamin ve mineralleri içeriyor.

Tüm bunları öğrendikten sonra seçenekleri gözden geçirelim:

1- KURU MAMAYA BESİN KATKISI EKLEME:

Köpeğinizi kuru mama ile besleyecekseniz, öncelikle yukarıda belirtilenlere dikkat ederek mamasını seçin. Daha sonra seçtiğiniz mamaya, işlenişi sırasında kaybettiği vitaminleri geri kazandırmalısınız. Doğal vitaminler ve minerallerle ciğer içeren Endurence adlı ürünü biraz su ile köpeğinizin mamasına katmanız yeterli olacak. Bu ürün sindirime yardımcı olacak, tüy dökülmesini azaltacak, canlılığı artıracak ve ömrünü uzatacak. Eksilen tüm vitamin ve mineralleri de mamaya eklemiş olacaksınız. Endurance www.phdproducts.com sitesinde bulabileceğiniz bir üründür.

2- KURU MAMAYA ÇEŞİTLİ YİYECEKLER EKLEMEK:

Aşağıda vereceğimiz liste 22 kiloluk bir köpeğe göre ayarlanmıştır. Siz listeyi kendi köpeğinize göre ayarlayın. Bu ayarlamayı yaparken fazlaya kaçmaktansa aza inmeyi tercih edin.
Köpeğinizin günlük iki öğünün her biri aşağıdaki şekilde olacak:

-Yarım bardak kuru mama (seçtiğiniz ve iyi olduğuna karar verdiğiniz)
-Çeyrek çay kaşığı C vitamini
-1 tablet B vitamini kompleksi
-Çay kaşığının çeyreğinin yarısı kadar vitamin/mineral karışımı (PHD Wellness olabilir)
-Çeyrek bardak sığır eti veya toplamda bir bardağın çeyreğini dolduracak kadar kırmızı et ya da sığır ciğeri. Tavuk ve tavuk ciğeri de kullanabilirsiniz.
-2 yemek kaşığı taze sebze
-2 yemek kaşığı taze veya kurutulmuş meyve

Sabah öğünlerinde bir tablet aminoasit kompleksi tableti verin. Haftada 4 defa, 5 dakika boyunca haşladığınız yumurtayı kabukları ile köpeğinize verin. Haftada 1 gün karışıma eklediğiniz etlerin yerine çökelek peyniri katın. Hafta da 1 gün de yine karışımdaki etlerin yerine probiyotik yoğurt katın.

Sebze olarak, havuç, pancar, brokoli, pırasa, kabak, bal kabağı katabilirsiniz. Sebzeleri karışıma katmadan mixerden geçirin ve yarı kaynatarak, köpeğinizin selülozu sindirebilmesini kolaylaştırın. Mümkün olduğunca mevsimlik sebzeler kullanmaya çalışın.

Ödül olarak havuç parçaları, kurutulmuş ciğer, brokoli, marul, muz, kuru erik ve salatalık deneyin.
Köpeğinizin diyetini değiştirdiğinizde onu iyi gözlemleyin. Genel durum iyiye gidiyorsa, doğru yoldasınız. Ancak herhangi bir sorun farkettiyseniz, diyeti gözden geçirmelisiniz.

Masanızda kalan sofra artıklarınıza gelince.. Toplam günlük yemeğinin, %10-15'ini geçmedikçe, masadan artanları köpeğinizin yemeğine eklemeniz sorun olmaz. Yemek seçen köpeklerin, doğru oranlarda besin tüketmesinin en iyi yolu masadan artanları ona yedirmektir. Bazı yiyecekleri, özellikle de çikolata gibi çok şekerli veya çok tuzlu olanları köpeğinize asla vermeyin.

Haftada 1 defa köpeğinize kemik verin. sığır kemiklerine bayılır. İnce ve parçalanmayacak kemikler seçin. Eğer kemiğin ne kadardır beklediğinden emin değilseniz, bakterilerin ölmesi için kaynar sudan geçirin. Kemiğin bir faydası da köpeğinizin bembeyaz dişlerinin olmasıdır. Çok fazla kemik vermeniz, kabızlık, sert ve kireçli dışkıya sebep olur.

Köpeğinizin en iyi şekilde beslenmesi için gerekli bilgileri verdim. Bundan sonra karar size ait. Ben kuru mamaya çeşitli yiyecekler ekleme seçeneğine uyarak besliyorum köpeklerimi. Siz kendiniz için en uygun olanı seçin..

Sevgiler...




6 Ağustos 2012 Pazartesi

KÖPEĞİNİZİN ÇİŞ EĞİTİMİ



Köpeğinizin belli bir düzene ihtiyacı vardır. Köpeğinizin mamasını hergün hemen hemen aynı saatte vermeye dikkat edin. Ayrıca egzersiz yaptırdığınız saatler de hergün hemen hemen aynı vakitte olsun. Bu konularda istikrarlı olursanız, köpeğiniz de tuvalet ihtiyacını hergün aynı saatlerde giderecektir.

Köpeğiniz 4 aylık olana dek günde 4 öğün tüketmelidir. Bu 4 öğünü hergün uygun olduğunuz saatlere bölün ki hergün hemen hemen aynı saatte mamasını vermeniz mümkün olsun. Köpeğiniz 4 aylık olduktan sonra 7 aylık olana kadar günde 3 öğün beslemelisiniz. 7 aydan sonra günde 2 öğün beslemelisiniz köpeğinizi. Bazıları yetişkin bir köpeğin günde tek öğün yemesinin doğru olduğunu söylese de, sağlığı için, günlük 2 öğün idealdir. Köpeğinize doğru miktarda mama verin. Köpeğinizin dışkısı cıvıksa, bu köpeğinizi aşırı beslediğinizi gösterir( Bir sağlık problemi yok ise). Köpeğinizin dışkısını yaparken zorlanıyorsa ve aşırı kuru dışkısı varsa bu da köpeğinizi yetersiz beslediğinizi gösterir. Mamasını verdikten 10 dakika sonra mama kabını kaldırın. Etrafta yiyecek olmasın. Özellikle wc eğitimi döneminde, yiyecek çeşitlerini sabit tutun. Sürekli farklı yiyecekler vermeniz, hem çiş eğitimine köstek olur, hem de hazımsızlık gibi sorunlar doğurabilir. Bazı köpek sahipleri rahatlık açısından mama kabını dolu olarak ortada bırakır, köpek istediği anlarda gider yer. Ancak bu wc eğitimi konusunda işinizi zorlaştırır, hatta imkansız hale getirebilir eğitimi. Köpeğinizin mama yediği saatleri bilirseniz, tuvalet saatini de bilirsiniz. Köpeğinizin su kabı daima taze su dolu bir halde ulaşabileceği bir noktada olmalı. Sadece akşam 20:00'den sonra su kabını kaldırın ki gece çişi gelmesin. Köpeğinizin mama saatlerini belirledikten sonra, köpeğinizin tuvaletini yapacağı saati de ortalama biliyor olacaksınız. Bu sayede onu doğru yönlendirme şansınız olacak.

Tuvalet yerini belirlemekle işe başlayın. Size anlatacaklarımı ev içerisinde bir yer, balkon veya köpeğinizi çiş için dışarıya alıştıracaksanız dışarısı için de kullanabilirsiniz. Yöntem aynıdır. Yeri siz seçeceksiniz. Köpeğinizi tuvalet ihtiyacını gidereceği saatte, ihtiyacını gidereceği bölgeye götürün (balkonsa balkona siz taşıyın, dışarısı ise tasmasını takarak istediğiniz bölgeye götürün). Tuvaletini yapmasını istediğiniz bölgeye gelince kıpırdamadan durun ve onun odaklanmasına olanak sağlayın. Sabırlı olun ve etrafı koklamasına izin verin. Tuvaletini yaparsa, onu sevin, övgü dolu sözler söyleyin ve birkaç dakika onunla oynayın. Tuvaletini yapar yapmaz onu hemen eve götürürseniz, sadece çiş için çıkarıldığını anlayacağından, bir dahaki sefere, daha fazla dışarıda kalabilmek için işi ağırdan alacaktır. Köpeğiniz sandığınızdan zekidir. Eve girdiğinizde bir çiş kazası yaşanırsa, anlayın ki köpeğinizle dışarıda yeterli vakit geçirmediniz. Böyle bir durumda, dışarıda geçireceğiniz vakti uzatın. Köpeğinizin tek başına çıkıp tuvalet ihtiyacını giderebileceği bir eviniz varsa -kapalı bir bahçe gibi- yine de çiş eğitimi oturana kadar, çiş gezilerinde yanında bulunun. Köpeğinizle çiş gezisine çıktığınızda, yanınızda mutlaka poşet bulundurun. Kakasını yaptığında mutlaka poşetle alın ve çöpe atın. Kimse gezinirken kakaya basmak istemez.
Gerekli olduğunda, köpeğinizin hemen çişini yapması için bir komut belirleyin. Bu, aceleniz olduğu zamanlar için size yardım edecek. Örneğin "Acele et" ya da "Çabuk" gibi bir komut belirleyin,köpeğiniz çişini veya kakasını yapmaya başlamadan hemen önce komutu söyleyin ve işini bitirdiğinde ona övgü dolu sözler söyleyin. Birkaç tekrardan sonra, köpeğiniz bu komutu tuvaletini yapmayla ilişkilendirecektir.

İlk günler gözleriniz açık olmalı. Köpeğinizin beden dilini iyi gözlemleyin. İşaretleri kaçırmamalısınız. Köpeğiniz uyandığında, bir şeyler yedikten içtikten sonra, uzun süre kemik v.s. çiğnedikten sonra onu tuvalet bölgesine götürün. Köpeğinizin daireler çizerek, etrafı kokladığını gördüğünüz an bilin ki tuvalet için yer arıyor. Bu hareketi gördüğünüz an onu tuvalet bölgesine götürün. Hava yağmurlu ve soğuk olduğunda iki kat özen gösterin. Bazı kısa tüylü ve soğuğu sevmeyen ırklar, bu havalarda dışarı çıkmak istemeyebilir veya ihtiyacını gidermeden eve girmek isteyebilir. Tuvalet ihtiyacını giderdiğinden emin olun.

Siz ne kadar dikkatli ve özenli olursanız olun, yavrunuz başlarda çiş kazaları yapacaktır. Sık rastlanan kazalar fiziksel bir hastalığın göstergesi olabilir. Bu konuyu da aklınızın bir kenarında tutun. Ancak normal durumlarda, başta sık yaşanan bu kazalar, siz özenli ve sabırlı biçimde eğitimi sürdürdüğünüz takdirde zamanla yokolacaktır.

Köpeğiniz bir çiş kazası yaptığı takdirde, yanınıza çağırıp onu cezalandırmayın. Çünkü bunun için artık çok geçtir. Bu cezanın köpeğinizin eğitimine hiçbir katkısı olmayacağı gibi, köpeğiniz sizin yanınıza gelmekten çekinecektir de. Genelde köpek sahipleri, köpeklerinin ne yaptığını bildiğini sanır. Çünkü suçlu ve mahçup durmaktadır. Bu kesinlikle yanlıştır. Mahçup ve suçlu duruyor çünkü, siz ne zaman pislik görseniz ona sinirleniyorsunuz. Ancak köpeğiniz, o pisliğin kendisinden çıkmış olması ile sizin öfkenizi bağdaştıramaz. Olay olup bittikten sonra verdiğiniz ceza, köpeğinizle aranızda kurmakta olduğunuz bağı zedeler.

Köpekler zeki varlıklardır ancak neden-sonuç ilişkisini düşünmezler. Eve geldiğinizde halının ortasında gördüğünüz kaka yüzünden köpeğinizi azarlamanız ya da cezalandırmanız, köpeğinizi doğru tuvalet bölgesine yönlendirmez. Sadece köpeğiniz, sizin bazen çok gıcık bazen de çok iyi biri olduğunuzu düşünür. Kimileri gazeteyi rulo haline getirip köpeğinin poposuna vurur. Bu saçma ve acımasızca bir davranıştır. Bunun sonucunda köpeğinizin size güveni sarsılır, sizden ve gazeteden korkar. Başka da bir işe yaramaz. Kakasını koklatmanız v.s. bunlar yararsız şeylerdir. Bu yöntemle köpeklerine çiş eğitimi verdiği sanan insanlar vardır, ancak yanılıyorlardır. Köpekleri eğitimlerini bu saçma yollara borçlu değildirler. Mutlaka farkında olmadan yapılmış bir doğru yönlendirme mevcuttur.

Evde bir kakayla ya da çişle karşılaşınca sakin olun. Normal dışı bir tepki vermeyin. Köpeğinizi sizi görebileceği yerden uzaklaştırın ki, sizi temizlik yaparken izleyemesin. Kokuyu yoketmesi için beyaz sirke veya leke-koku giderici ürünlerden kullanabilirsiniz. Amonyak içeren temizlik malzemesi kullanmayın. Çünkü amonyak kokuyu yoketmez, köpeğiniz kokuyu alıp aynı yere tuvaletini yapabilir. Köpeğinizin bunu kasten yapmadığını, sadece öğrenmeye ihtiyacı olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve ona bağırmayın, cezalandırmayın.

Köpeğinizi çiş ya da kaka yaptığı sırada yakalarsanız, yüksek sesle adını söyleyin (azarlayarak değil)ve ellerinizi çırpın. Eğer durursa hemen onu doğru tuvalet bölgesine götürün. Durmazsa, tuvaletini yapmayı bitirmesini bekleyin ve sakın ona kızmayın. Onu dışarı sürüklemeye çalışmayın. Yavru köpeğiniz çiş konusunda sizin güveninizi kazanana kadar onun evin her bölgesine kafasına göre girip çıkmasına izin vermeyin. Belli bir bölge ile sınırlandırın.

Çiş eğitiminde gerilemeler yaşanabilir. Bunu kafanıza takmayın. Özellikle köpeğinizin diş değiştirme döneminde bazı gerilemeler olabilir, bunu anlayışla karşılayın, neticede o bir bebek. Ancak 6-7 aydan sonra yaşanan gerilemeler, köpeğinizin idrar yollarında v.s. bir rahatsızlığı olduğunu gösterebilir, bir veteriner hekime götürerek detaylı muayene olmasını sağlayın.

Eğer barınaktan v.s. yetişkin bir köpek aldıysanız, işiniz çok daha kolaydır. Barınaktan köpek sahiplenmiş birçok kişide şahit olduğumdan söylüyorum, barınak köpeklerinin çoğu zaten tuvalet ihtiyacını dışarda gidermeyi tercih ediyor. Tabi istisnalar olabilir. Bu durumu da kafanıza takmayın. Yetişkin bir köpeğin tuvalet ihtiyacını kontrol etmesi yavru bir köpeğe göre çok daha kolaydır. Böylece eğitimi, yavru bir köpeğinkinden çok daha kısa sürecektir.

Ne olursa olsun yılmayın. Genelde köpeklerinden vazgeçenler, bu çiş eğitimi olayında zorlanıyor ve çözüm olarak köpekten kurtulmayı seçiyorlar. Onun sizin bebeğiniz olduğunu ve mutlaka öğreneceğini aklınızdan çıkarmayın. Eğer olması gerekenden uzun sürüyorsa bu çiş eğitimi dönemi, hatayı kendinizde arayın. Mutlaka eksik ya da yanlış yaptığınız birşeyler vardır. Kendinize çeki düzen verip, baştan başlayın. Emin olun, emeklerinizin sonucunu alacaksınız.

Bir dahaki yazımda köpeklerin beslenmesi hakkında geniş bilgilere yer vereceğim.

Sevgiler...


5 Ağustos 2012 Pazar

KÖPEĞİN EV EĞİTİMİNDE KAFES KULLANIMI



Köpeğiniz eve geldiği anda eğitimi de başlar. Eğitimli bir köpeğiniz olması için, ev içi eğitimine hemen başlamalısınız. Daha önceki yazıda tanıttığımız x-pen veya ev içi kafes, ev içi eğitimde çok işinize yarayacak. İlk bakışta, kafes veya x-pen gözünüze acımasızca gelebilir. Köpeğinizi sınırlandırma düşüncesi size rahatsız edici gelebilir. Ancak bu yazıda size anlatacağım yolu izlediğinizde, köpeğinizin kafesini veya x-peni seveceğini göreceksiniz. Unutmayın ki birçok aile, bebekleri için de bebek oyun parkı kullanmaktadır. Bazı zamanlarda gerçekten kullanışlı olduğunu anlayacaksınız. Tabi bu noktada önemli olan köpeğinize kafesini sevdirmek. Eğer bunu başaramazsanız, yöntem başarısız olacaktır. Köpeğiniz kafesini sevdiğinde, burası onun için bir sığınak olacak. Köpeğinizle ilgilenemediğiniz anlarda, onun başını derde sokmaması için kafes işinize yarayacaktır. Ev eğitimi konusunda hızlı ilerlemenizi sağlayacak olması da cabası. Ayrıca Allah korusun köpeğiniz hastalanırsa, veteriner kliniğinde tedavi görmesi gerekirse, klinikte ona ayıracakları yer bir kafestir. Köpeğinizin ilk kafes deneyimi böyle bir duruma denk gelirse, kafesle tanışmamış olduğundan strese girecektir. Böylesi bir stres, köpeğinizin tedavi sürecini uzatır. Yine bir operasyon veya yaralanma ertesinde, köpeğinizin sakin durması gereken durumlarda kafes size yardımcı olacaktır. Köpeğinizin kafesini sevmesi yine böyle bir durumda sizin için ve onun için artıdır. Yine araba yolculuğunda köpeğinizin güvende hissetmesi ve gerçekten güvende olması için kafes size yardımcıdır. Köpeğiniz yorulduğunda, kafasını dinlemek istediğinde, kafesi onun çekilebileceği huzurlu bir ortamdır. Bu yüzden kafesi köpeğinizin herzaman ulaşabileceği bir noktaya koyun.

Doğru kafesi bulmak da önemli bir noktadır. Seçeceğiniz kafes, köpeğinizin rahatça dönebileceği, ayakta durabileceği, uzanıp yatabileceği ve rahat hissedebileceği büyüklükte olmalıdır. Eğer henüz yavruysa, büyüdüğünde de sığabileceği ve aynı konforu sağlayacak büyüklükte bir kafes alın. Tel olan kafesler daha uzun ömürlüdür. Eğer köpeğiniz sık sık sizinle seyahat ediyorsa, hem ev hem araba için 2 ayrı kafes almanız daha iyidir. Böylece kafesi ordan oraya taşımak zorunda kalmazsınız.

KÖPEĞİNİZE KAFESİNİ SEVDİRMEK:

1- Kafesi kurun ve köpeğinize onu incelemesi için vakit verin.
2- Kafese bir battaniye ya da minder koyun.
3- "Yerine git" veya "Kafese" ya da istediğiniz bir komut belirleyin.
4- Eğer kafesi ilk bakışta pek sevmediyse, belirlediğiniz komutu söyleyerek, köpeğinizi kibarca kafesine siz yerleştirin.
5- Köpeğinizi yerleştirdikten sonra, kapısını kapatın. Köpeğinize övgü dolu sözler söyleyin. Bir ödül verin. Ardından kafes kapısını açarak köpeğinizi serbest bırakın.
6- Onun kafesine coşkuyla girmesi için ona bir süpriz ödül hazırlayın. Süprizin peşinden kafese gitmezse, kibarca onu kafese siz yerleştirin, sonra süpriz ödülü ona verin.
7- Kafes kapısını kapatın. Köpeğinize övgü dolu sözler söyleyin. Lezzetli bir ödül verin.
8- Kafesin kapısını açın ve köpeğinizi serbest bırakın.
9- Sizin yardım ve teşvikinizi beklemeksizin kafese girmeye başlayana kadar belirlediğiniz komutu kullanarak onu kafese kibarca sokmaya ve kafese girdikten sonra ona ödül vermeye devam edin.
10- Kafesten ürken bir yavrunuz varsa, onun bu korkusunu yenebilmesi için yemek kullanın. Mesela ilk olarak yemeğini kafesin hemen yanında yesin, bir sonraki öğünde ise mama kabını kafesin girişine yerleştirin. Köpeğinizin korkusu geçene ve isteksizliği gidene kadar, giderek yemeklerini kafesin daha iç taraflarında verin.
11- Köpeğiniz kafese girdikten, kapısını kapattıktan sonra, ödülünüzü verin ve bir süre bekleyin. Bu süreyi her defasında biraz daha uzatın. ilk seferde 5 dakika kapalı tuttuğunuz kapıyı, 2. seferde 10 dakika, 3. seferde 15 dakika kapalı tutun. Her kapıyı açmaya gittiğinizde, kafes kapısını açarken köpeğinize övgü dolu sözler sözleyin.
12- Köpeğinizi çok uzun saatler boyunca kafeste bırakmayın. Örneğin yetişkin bir köpeğin kafeste kalabileceği maximum süre 8 saattir.
13- Köpeğinizi cezalandırmak için asla kafesi kullanmayın. Onu zorla ve kızdığınızda kafese sokmayın. Bu, onu kafesinden soğutacaktır. Soğuması halinde, kafes işlevini tamamen yitirir.


EV EĞİTİMİNDE DİĞER BİR ALTERNATİF, X-PEN:

Yavru köpeğiniz uyurken tüm geceyi kafesinde geçirebilir. Ancak gün içerisinde, eğitim amaçlı olarak bir yavru köpeği kafeste 4 saatten fazla tutamazsınız. Çünkü bu durumda kafesine tuvaletini yapacaktır, bunu alışkanlık haline getirmemelidir.

Bu sebeple, gün içerisinde onunla ilgilenemeyecek, gezdiremeyecek, oynayamayacaksanız, x-pen onun için iyi bir egzersiz kafesidir. İşlevsel olarak kafesle aynı mantıktadır, ancak üstü açık ve daha büyük bir sistemdir. X-pen bahçede de kullanılabilir. İçeriden dışarı atlayabilecek atletik bir köpeğiniz varsa, x-penin üstünü kapatmalısınız. X-peni köpeğinizin boyutlarına göre seçmelisiniz. Örneğin bir Labrador Retriever ya da Golden Retriever için minimum 1 m2 bir x-pen almalısınız.

X-peni, siz yokken köpeğinizin duracağı yere kurun. Köpeğinizin korkmaması, huzursuz olmaması için, yukarıda anlattığımız kafese alıştırma tekniklerinin aynısını x-pen için de kullanın. Köpeğiniz tam anlamıyla x-pene alıştığında ve yalnız kalmaya hazır olduğunda, öncelikle x-penin içinin yüzeyinin 3'de 1'ini gazete kağıdı ile kaplayın. Bu gazete kağıtlı kısımda, siz yokken köpeğiniz tuvalet ihtiyacını giderecek. Diğer bir 3'de 1'lik kısma köpeğiniz için bir battaniye serin. Köpeğiniz yattığı kısmı zaten kirletmeyecektir. Boşta kalan son 3'de 1'lik kısma köpeğinizin su kabını koyun. Köpeğiniz gün boyu suya ulaşabilmelidir. Köpeğinizin battaniyesinin üzerine birkaç tane oyuncağını da bırakın. Köpeğinize bir köpek bisküvisi ya da benzer birşey vererek onu x-pene sokun ve o ödülüyle meşgulken siz yanından ayrılın. Ayrılık sahnesini abartmayın. Direkt bırakıp gidin.

X-pen yerine herhangi bir başka malzeme ile odayı bölmek de bir fikir olabilir. Ancak bu durumda köpeğiniz, duvarları ve ulaşabildiği diğer şeyleri kemirebilir. Akordiyon kapı ve benzer şeyler de kafasını araya sıkıştırıp boğulmasına sebep olabilir. Onun güvenliğinden siz sorumlusunuz, o bunu akıl edemez. Bu yüzden 1 defaya mahsus x-pen için masraf yapmanızı öneririm. Bu hem köpeğinizin hem sizin rahatınızı sağlayacaktır.

Bir dahaki yazımızda çiş eğitimine değineceğiz.

Görüşmek üzere..






KÖPEĞİNİZ AİLEYE KATILIRKEN



Hangi köpeğin sizin için doğru köpek olduğuna karar verdiniz, doğru yeri buldunuz ve yavrunuz artık sizinle! Peki bu minik bebeğin ihtiyaçları neler? Tabi ben burada ticari, olsa da olur olmasa da olur ürünlerden söz etmeyeceğim. Farklı ve sevimli ürünleri zaman zaman tanıtacağız. Ama şimdi gerçekten bir köpeğin ve sahibinin ihtiyacı olan ürünleri sıralayacağım size. İşte köpeğiniz için alışveriş listeniz:

1- VOYAGER (TAŞIMA ÇANTASI):

Bu mutlaka elinizde bulunması gereken bir ürün. Özellikle veteriner hekim ziyaretlerinizde çok işinize yarayacak. Yavrunun kısa ve uzun yolculuklarda rahat edebilmesini ve kendini güvende hissetmesini sağlayacak. Bu ürünün yüzlerce çeşidi var internette. Benim tavsiyem, eğer bütçeniz uygunsa, en kalitelilerinden birini seçmeniz. Ölçü olarak da uçuş standartlarına uymasına dikkat edin. Sonuçta ileride birgün uçakla yolculuk yapmanız gerekebilir. Almışken her ihtiyacınıza uygun bir ürün seçin. Çeşitli renk ve tasarım modelleri de mevcut. Fiyat yükseldikçe özellikler de artıyor elbette. Uzun süre kullanabileceğiniz bir ürün olduğundan bütçeniz uygunsa ucuzuna kaçmayın derim. Yavru ama büyük ırk bir köpeğiniz varsa, büyüdüğündeki boyutunu göz önüne alarak büyük ve kaliteli bir ürün seçin ki uzun yıllar kullanabilsin. Bebekliği için de ucuz bir ürün alabilirsiniz. Köpeğiniz büyüdüğünde hala sağlamsa birine verebilir, ya da çöpe atarsınız. Küçük ırk köpekler için boy sorunu yok nasılsa. Çeşitli renk ve desendeki ürünlerden birini seçebilirsiniz. Kapısının metal olmasına ve kilidinin sağlamlığına dikkat edin. Ayrıca taşıma çantasının içindeyken köpeğiniz rahatça ayağa kalkabilmeli ve gezinebilmelidir.



2- ÇELİK-PASLANMAZ SU VE MAMA KABI:

Çelik tercih etmenizi öneriyorum, çünkü hijyenik, sağlıklı ve uzun ömürlü.. Köpeğinizin boyuna göre büyüklüğünü seçin. Çeşitli alternatifler de mevcut. İkili olarak şık bir stand üzerinde olan mama kaplarını ben çok beğeniyorum. Mama ve su koyulan kısımları çelik tabi ki. Birçok alternatif var internette. Beğeninize göre birini seçebilirsiniz. Son günlerde porselen mama kapları da öne çıkıyor. Ancak ne kadar sevimli görünseler de kırılma v.s. gibi durumlar açısından kullanışsız diye düşünüyorum.


3- EĞİTİM KAFESİ VEYA X-PEN:

Bu, ilk bakışta biraz acımasız gibi görünse de ev içi eğitim konusunda kesinlike işinizi kolaylaştıracak. Bir dahaki yazımızda ev içi kafes ve x-pen kullanımını sizinle paylaşacağız. Okuduğunuzda, köpeğiniz için de sizin için de güzel birşey olduğunu anlayacaksınız. Almak ya da almamak sizin tercihiniz elbette. Köpeğinizin boyutuna göre seçmelisiniz bu ürünü. Ürün kullanımını okuduğunuzda tercihinizi de doğru yapabileceksiniz.



4- YATAK:

Köpeğinizin severek yatacağı bir yatağı olmalı. Piyasada binlerce çeşit köpek yatağı var. Evinizin dekorasyonuna uygun, köpeğinizin rahat edeceği bir tane seçebilirsiniz. Yine fiyat arttıkça şıklık artıyor bu ürünlerde. Ben fotoğrafta oldukça şık bir tanesini paylaştım. Elbette siz köpeğinizin yatağını seçerken, şıklıktan ziyade temizliği kolay olan bir tanesini seçin. Örneğin fermuarlı ve dışı çıkarılıp makinada yıkanabilenler sizin için kullanışlı olacaktır. Fotoğraftaki gibi modeller işin zevk kısmı. Gerekli olan malzemelerden sonra zamanla bu değişik ürünleri keşfedip birer tane edinebilirsiniz.




5- KEMİRME ÇUBUKLAR:

Bu da yine köpeğinizin oyalanması açısından ve dişleri kaşındığı dönemde işinize yarayacak bir ürün. Fotoğraftaki gibi sütlü olanları çok seviyorlar. Birçok değişik aromada olanları mevcut. Birkaç değişik çeşidini seçip, köpeğinizin hangisini daha çok sevdiğini anlayabilirsiniz.



6- KALİTELİ BİR MAMA:

Köpeğinizin yaşına ve ırkına uygun 1. kalite bir mama seçmenizi öneriyorum. Burada marka adı telaffuz etmeyeceğim. Şu daha iyidir, bu daha iyidir demek haddime değildir. Köpeklerin beslenme konusu ve mamalar hala tartışma konusudur. Bu konuda her forumda farklı bir fikre rastlamanız mümkün. Şahsen ben tercih ettiğim kuru mama ile beraber köpeklerime kendim de yemekler yapmaktayım. Böylece içim daha rahat oluyor. Mamalar konusundaki araştırma ve görüşleri yakında başka bir yazıda paylaşacağım. Siz yine de mama analiz sonuçlarını yayınlayan 1-2 siteye bakarak fikir alabilirsiniz markalar hakkında. Google'dan bu sitelere ulaşabilirsiniz. Tabi mama konusunda bizim tercihlerimizden sonra bir de köpeklerimizin tercihleri sözkonusu. Sizin iyi araştırıp, güvenli bulup verdiğiniz bir mamayı köpeğiniz sevmeyebilir, yemeyebilir. Örneğin benim minik chihuahua köpeğim aynı kalitede olan 2 mamadan birini iştahla yerken, diğerini bütün gün aç kalma pahasına yemez. Bunun sebebini kendisi biliyor ancak henüz ben öğrenemedim. Mama konusu deneyerek karar verebileceğiniz bir konu. Köpeğinizin severek yediği bir mama, onun aşırı tüy dökmesine sebep olabilir. Başka bir sebep olmadığından eminsek hemen o mamayı vermeyi kesmeliyiz. Özetle her iyi mama her köpeğe iyi gelecek diye birşey yok. Köpekleriniz için güzel yemek tariflerini de ileriki yazılarda bulabileceksiniz. Veteriner hekiminizin mama konusundaki fikirlerini de bir yere kadar önemseyin. Petshoplara bu konuda itibar etmeyin. Siz köpeğiniz için en doğrusunu internette araştırmaları ve analizleri iyice okuyarak bulun derim ben..

7- TASMA:

Köpeğiniz yavruysa, elbette aşıları bitene kadar sokağa çıkmayacaktır. Ancak tasma alışkanlığı kazanması için onun sokağa çıkmasını beklemeyin. Evde küçük antremanlar onu ilk gezisine kadar hazırlayacaktır. Gövdeye takılan tasmalar benim tercihim. Boyun tasması da alabilirsiniz elbette. Yürümeyi bilmeyen, yürürken sizi çekiştiren bir köpeğe yürümeyi öğretirken, boyun tasmasının daha hızlı sonuç verdiği kesindir. Hangisini seçerseniz seçin, yumuşak dokuda olmasına ve köpeğinizin derisini tahriş etmeyeceğine emin olun. Naylon tasmalardan almayın. Gezdirme kayışları da çeşit çeşittir. Normal bir kayış, ilk yürüyüşlerde işinizi kolaylaştırır. Uzayan otomatik tasmaları ise köpeğiniz sokakta düzgün yürümeyi öğrendikten sonra tercih edin. Hangi tasmayı seçerseniz seçin, sağlam ve güvenli olmasına dikkat edin.

8- FIRÇA-TARAK:

Köpeğinizin tüyleri ister kısa ister uzun olsun bakım ister. Kısa tüylü diye ihmal etmeyin. Taramak hem onu rahatlatır hem de deri ve tüyler için yararlıdır. Köpeğiniz yavruysa hemen alıştırmaya başlayın. Bebekken tüylerini taratmaya alışmamaış bir köpek büyüdüğünde taramak istediğinizde bundan hoşlanmayacaktır. Köpeğinizin tüylerini taramanız aynı zamanda dökülen tüyleri toplayacağından, tüy dökme dönemlerinde sorunu oldukça azaltacaktır.

9- KURU ŞAMPUAN:

Köpeğinizi su ile yıkayamadığınız zamanlarda bu ürün sizin yardımınıza koşar. Pudra şeklinde köpeğinizin tüylerine serpip taramanız, köpeğinizin güzel kokmasını sağlar. Çeşitli kokularda farklı ürünler piyasada mevcut. Ben en çok vanilya kokulusunu seviyorum. Siz yine de çeşitlere bir gözatın.

10- ISLAK ŞAMPUAN:

Köpeğinizin cildinin PH değeri sizinkiyle aynı değildir. Bu sebeple köpeğinizi insan şampuanı ile yıkamanız onun deri ve tüy sağlığını olumsuz etkiler. En doğrusu petshoplarda satılan köpek şampuanlarından birini seçmenizdir. Yine bu üründe de fiyat arttıkça kalite artıyor, insan ürünlerinde olduğu gibi. Köpeğinizin sık yıkanması köpeğinize yarar değil, zarar sağlar. Bu konuya ileriki yazılarda yer vereceğim. Dolayısıyla sık kullanacağınız birşey olmadığından en kalitelilierden birini seçin. Kısa tüy, uzun tüy, siyah tüy, beyaz tüy gibi değişik seçeneklerde şampuanlar mevcut. Minik dostunuza en uygun olanı seçin ve alın.

11- PİRE TASMASI:

Bu ürünü yaz ayları için buraya ekliyorum. Açıkcası ben pire tasmasının geçmişte kaldığını ve bir halta yaramadığını düşünürdüm. Veteriner Hekimimizin uyguladığı deri altı ense damlası zaten köpeklerimi 3 ay boyunca dış parazitlerden koruyordu. Ancak yaz geldiğinde bunun böyle olmadığını gördüm. Özellikle bahçede tepinen köpeklerimin, dış parazit damlaları uygulanmış olduğu halde, üzerlerinde zıp zıp zıplayan pireler gördüm. Yaz aylarında çayır çimen gezecekseniz köpeğinizle, ek önlem olarak boynunda bir pire tasması olmalı. Tecrübelerime dayanarak bir marka adı söyleyeceğim. Çünkü adını telaffuz etmeyeceğim birçok markanın ürününün bir işe yaramadığına şahit oldum. Son olarak Veteriner Hekimimizin de tavsiyesi ile Bayer Killtix pire tasması aldım. Sonuç mükemmel. Yalnız önemli bir ayrıntı paylaşmalıyım. Bu tasmayı aldığınızda, paketten çıkarıp en az 2 saat açık havada bekletin. direkt köpeğinizin boynuna takmayın. Kokusu yoğun olduğundan bizim Veteriner Hekimimiz bu konuda bizi uyarmıştı. Bu ürünün kalitesine diyecek söz yok. Ancak tek kötü tarafı ten renginde ve sevimsiz tipi. Köpeğinizin boynuna paket lastiği bağlamışsınız gibi görünüyor. Görüntü olarak ofsayt. Ama kısa sürede verdiği sonuç gözönünde bulundurulursa mutlaka alınması gereken bir ürün. Belki firma bu yazıyı okur ve çeşitli renklerde alternatif pire tasmaları da üretir.

Yukarıda bahsettiğim ürünler dışında köpeğinizin kış aylarında üşümemesi için kıyafetler alabilirsiniz. Aşıları bitene kadar evde kalacağından çiş eğitimi için de çeşitli alternatifler mevcut. Örneğin çiş damlaları var. Her köpekte işe yaramıyor. Ama şansımı deneyim derseniz alınabilir. Damlattığınız yere tuvaletini yapıyor köpek. Benim köpeklerimin birinde işe yaradı. Ama kesin çözüm demek yanlış olur. Ayrıca taşınabilir köpek tuvaletleri mevcut. Bunların da kullanışlılığı kişiden kişiye değişir. Zaten wc eğitimini dışarıya yapması yönünde eğiteceksiniz köpeğinizi, aşıları bitene kadar gazete ile idare edebilirsiniz diye düşünüyorum..

Yukarıda yazdığım ürünler olması gerekenlerdir. Ama farklı ve enteresan ürünleri de zaman içerisinde sizlerle paylaşacağım.

Sevgiler..

KÖPEĞİNİZİ SEÇERKEN


Köpek sahibi olmak, aceleyle verilmemesi gereken bir karardır. İyice düşünmelisiniz. Bu, deneyip yanılabileceğiniz bir konu değil. Başka bir canlının da hayatını etkileyeceksiniz. Kendinizi iyice tartın, kendinize dürüst olun. Bir köpek, bir çocuktan farksızdır. Bunun için gerçekten vaktiniz var mı? Yorgun bir halde işten geldiğinizde, onunla ilgilenebilecek, onu yürüyüşe çıkarabilecek misiniz? Hayatınızın yoğunluğu içinde, onun rutinini bozmadan, ona hakettiği ilgiyi verebilecek misiniz? Cevabınız evetse, bir de şuna cevap verin. Hayatınızda köklü bir değişiklik olduğunda, örneğin evlendiğinizde, ya da evliyseniz, bir bebek beklediğinizde, köpeğinizin hayat standartlarını koruyabilecek misiniz? Demek istediğim aslında şu.. Birçok köpek sahibi, binbir heves ile aldığı köpeği henüz 6-7 aylık olduğunda, onun için yeni bir ev aramaya başlıyor. Kimisi daha vicdansızca davranıp köpeğini barınağa terkediyor.. Sebeplere baktığımızda, evlilik, yeni bebek, ülke değişikliği, şartların değişikliği ve komşularla yaşanan sorunları görüyoruz ilk sırada..

Kendimden örnek vereceğim şimdi. Evli değilim. En yaşlısı 4 yaşında, en genci 5 aylık olan, bebekliklerinden beri benimle yaşayan 4 köpeğim var. Yaşım 29. Evlenmek benim hayallerim arasında yok, ama gelecek ne getirir bilemiyoruz. Gün gelip böyle birşey olduğunda, evleneceğim kişi köpek çocuklarımı istemezse, kesin olarak o evliliğin olmayacağını biliyorum. Büyük konuşmayı sevmeyen bir insan olarak bundan eminim. Eğer onları terketmemi istiyorsa bir insan, demek ki pek de aynı kafada değiliz. Kaldı ki, o insan hayatımda değilken, bu 4 güzel canlı benimleydi.. Acı tatlı herşeyi paylaştık. Evlenceğim kişi, aileni sil dese silmem. O halde köpeklerini ver dese de vermem.. Bir köpek sahibinin mantığı da bu olmalı..

Bebek sahibi olma konusuna gelince. Ülkemizde malesef birçok şey yanlış bilinmekte. Kedi-köpek tüyü kist yapar ölürsün.. Bu tamamen saçmalıktır ve bilimsel bir tarafı yoktur. Bu konuyla alakalı bilimsel araştırmaları ileriki yazılarımda paylaşacağım. Yalnız şunu söylemek isterim ki.. Ben kültürlü bir ailede yetişmiş olmama rağmen, rahmetli babamın da bu kist konusunda ciddi bir korkusu vardı. Amacı bizi korumaktı elbette. Ama işin enteresan kısmı, babam bunu kulaktan dolma bilgilerle kendine korku edinmemişti. Babam kalp hastasıydı ve Türkiye'nin en iyi cerrahlarıyla pek sıkı fıkıydı bu sebeple. Bu önemli doktorlar tarafından uyarılmıştı sohbetleri esnasında. Benim aşırı evcil hayvan sevgimden söz açıldığında, "Aman" demişlerdi, "sakın alma eve hayvan, kist olur çocuk".. Bilirkişi konumunda olan bu kişilerin sözü yetmişti babam için. Ama günümüzde yapılan araştırmalar kistin çok başka sebepleri olabileceğini göstermekte. Kaldı ki ev hayvanlarımızın iç parazit tedavilerini düzenli yaptırdığımızı da göz önünde bulundurursak, bu konuda korku duymamızı gerektirecek bir durum yoktur. Hayatında evine hayvan sokmayı bırakın, elini hayvana değdirmemiş insanlarda kist vakalarına rastlanmaktadır. İyi yıkanmamış sebze ve meyveler ciddi anlamda bu soruna yol açmaktadır. Hayvan tüyünün insan saçından farkı yoktur. Gerekli önlemler alındığı takdirde, bu riski %0'a indirmek mümkündür. Ayrıca kediyle köpekle büyüyen çocuklarda astım v.s. birçok hastalığa daha az rastlandığı kanıtlanmış bir gerçektir. Bununla ilgili de paylaşımlarımız olacak. Çevremde şükürler olsun ki böyle dostlarım var. 2 çocuğu ile beraber kedi ve köpek de büyüten harika insanlar tanıyorum. Bu çocuklar vicdanlı ve sorumluluk sahibi yetişkinler olacaklar. Bundan eminim..

Ülke değişikliğine gelince, gerekli şartlar ve evraklar hazırlandıktan sonra köpeğinizle yolculuk yapmanızda bir sakınca yoktur. Derseniz ki orada kalacağım yer köpek için uygun değil. O halde gitmeyeceksiniz. Genelde insan egoist olduğundan, böyle bir durumda ilk vazgeçilen malesef evcil dostlar oluyor. Sanırım bunu yaşamamak için, gelecekte olabilecekleri iyi hesaplamak gerekli. Sonradan gelişebilecek sorunlarda, nasıl çözümlere başvurup evcil dostumuzdan vazgeçmeyeceğimizin planını önceden yapmalıyız.

Şartların değişikliği konusu çok çeşitli olabilir. Bunlar gerçekleştiğinde, sonuna kadar sabretmeli ve evcil dostumuzdan vazgeçmeyi seçenekler arasına koymamalıyız. Örneğin maddi bir değişiklikte, artık maddi imkanlarım yeterli değil, ona iyi bir mama alamam deyip de köpeğinizden vazgeçmek saçmadır. Köpeğinizin tercih yapma şansı olsaydı, sizinle beraber olmayı, iyi bir mamaya tercih ederdi. Şahsen, öyle bir durumu yaşasam, gönül rahatlığıyla kuru bir ekmeği köpeklerimle paylaşırım. Bundan vicdan azabı duymam, çünkü konuşabilselerdi de tercihlerini bu yönde yaparlardı, biliyorum.. Kısaca biz bir sürüyüz ve şartlar herzaman aynı olmasa da, birlikte olmayı sürdürüyoruz.

Komşular konusu ise sanırım en sık rastlanan problem. Evde köpekleriyle beraber yaşayanlar her geçen gün artsa da hala bir önyargı mevcut. Bazı tip insanlar, kendi çocuklarının, aile içi kavgalarının yarattığı sesi görmezden gelerek sizin köpeğinizin havlamasına takarlar mesela. Evet aşırı rahatsız edici bir havlama problemdir. Bunu çözmek de sahibin görevidir. Tabi ki çözüm köpekten kurtulmak değildir. Bu kolaya kaçmaktır. Çeşitli çözümler mevcuttur, zaman içerisinde paylaşacağız. Bu çözümlere alternatif olarak profesyonel eğitmenlerden yardım da alınabilir. Bu ve benzeri problemlerin mutlaka kesin çözümleri vardır. Ama geçimsiz ve gıcık komşular için malesef çözüm yok. Çoğu geçimsiz komşu tipi, köpeğinizin varlığı yokluğu belli olmasa da bir defa görmesiyle varlığından rahatsız olup, hikayeler üretip, şikayetlerde bulunabilir. Malesef böyle arızalı insanlar çok var. Bu dünyayı sadece kendine ait sanan zavallı kimseler bunlar. Bunlara dert anlatılmaz. Köpeğinizin sizin çocuğunuzdan farksız olduğunu anlatmanız genelde bir işe yaramaz. Çünkü böyle bir anlayışa sahip değildir ve beyni de zaten bunu almaz. O halde bu noktada siz de yasal haklarınızı bilmelisiniz. Öncelikle şunu bir yere not edin, hiç bir zabıta gelip de sizin köpeğinizi sizden alamaz. Yasalara göre köpeğiniz, sizin arabanız ve eviniz gibi şahsi malınızdır. Kafalarına göre arabanızı alamıyorlarsa, köpeğinizi de alamazlar. Siz haklarınızı bilirseniz, karşı taraf birşey yapamaz. Bunun dışında apartman yönetmeliğinde, "köpek beslenemez" maddesi var mı bir gözatın. Bu madde varsa, en akıllıcası evinizi taşımak olur. Çünkü avantaj karşı taraftadır. Ancak bu madde yoksa, sonradan da eklenemez. Bu durumda deli komşunuz imza toplayıp size dava açabilir. Dava sürecinde, örneğin sesten şikayet edildiyseniz, şikayetçi en yakın dairenin yatak odasına bir ses ölçüm cihazı yerleştirilir. Yasal desibel sınırını geçmeniz mümkün değildir, hiç endişe etmeyin. Köpeğinizin aşıları, sosyal olup olmadığı konusuna bakılır. Genel olarak bu davayı kazanırsınız. Özetle bu işler o kadar kolay değildir.. Komşunuz istediği kadar konuşsun.. Açıkcası ben 1 yılda 3 ev değiştirmiş biri olarak şunu söyleyebilirim. Dava açmalarını bekleyip, o davaları kazanmanın keyfini sürebilirdim ama bu zihniyette insanlarla komşu olma fikri herşeyden daha rahatsız ediciydi.. Bu yüzden, köpeklerimle başbaşa olacağım müstakil bir yere taşındım. Sanırım Allah yardım etti bu konuda bize.. Yine de köpek sahiplerine tavsiyem, manyak komşulara sahipseniz, taşınma şansınız varsa taşının kurtulun. Ama yoksa, endişelenmeyin, sizi ve köpeğinizi koruyan yasalar mevcut..

Ne olursa olsun, bebeklikten aldığınız bir canlıdan ayrılmak zordur. Ama inanın onun için bu çok daha zor olur.. Bu kadar ahkam kestiğime bakmayın. Ben de 2 defa bunu yapmak zorunda kaldım.. Zorunda kalmak belki yanlış oldu, tercihim bu yönde oldu. Benim sorunum, sürünün diğer köpekleri kabul etmemesi idi. Ama tabi ki çözüm bulunabilirdi. Ben onlar için 2 iyi sahip bulup, bundan emin olduğumdan onları o sahiplere emanet ederek 4 köpeğimle devam ettim yola.. Zaman zaman düşündüğümde bunun doğru karar olduğundan emin oluyorum. Yine de son seçenek bile olmamalı, ailemize yeni bir köpek katmadan her açıdan düşünmeliyiz.

Kararınızı verdiyseniz, sonraki aşama hangi ırk sorusuna cevap vermektir. Birçok ırk görüntüsü açısından size hoş gelebilir. Ancak her gözünüze hoş gelen ırk da sizin için uygun olmayabilir. Örneğin, bir dönem popüler olan Golden Retriever ve Husky ırkları herkesçe talep görmüştü. Ancak bugün barınaklara baktığımızda bu ırklarla dolu olduğunu görürüz. Bu acı durum, hep yanlış kararların sonucudur. Örneğin Golden Retriever, yumuşak huyu, zekası ve güzel görüntüsüyle ideal görünmektedir. Ancak bir apartman dairesinde, gerekli egzersiz imkanı sağlanmadığında ciddi sorunlar çıkarabilir. Tüy bakımı da özen ister, bakım yapılmadığı takdirde başınıza bir de tüy sorunu çıkar. Husky dik başlı bir köpektir. İlk kez köpek sahibi olan tecrübesiz kişiler için uygun bir ırk değildir. Eğitimi sabır ve emek ister. Sadece görüntüsüne bakıp bir köpek almaya karar verirseniz, muhtemelen sonu hayal kırıklığı olur. Bu yüzden ırkları iyice araştırıp, sizin ve yaşamınız için en uygun ırkı seçmek en doğrusudur. Irklar hakkında bilgilerin bulunduğu birçok site vardır. Bunları araştırabilirsiniz. Biz de ileriki günlerde çeşitli ırklar hakkında bilgileri paylaşacağız.

Son olarak erkek mi yoksa dişi mi konusuna değinelim. Her ikisinin de artı ve eksileri bulunmaktadır. Hangi eksileri tolere etmek sizin için daha kolaysa o cinsiyeti seçmeniz en mantıklısıdır. Erkek köpek biraz daha bağımsız hareket edebilir. Eğitim konusunda dişilere göre daha fazla direnç gösterebilir. Döneminde bir dişiyi farkettiğinde herşeyi unutarak peşinden gidebilir. Bir de apartman dairesinde yaşayan erkek köpek sahiplerinin sık rastladığı bir sorun vardır. Eşyalara ayak kaldırma ve işaret bırakma.. Bu sorun sabırla ortadan kaldırılabilir elbette ama açıkcası benim için en büyük sorundur. Tek erkek köpeğim var, o da bahçede yaşadığından bu sorunu yaşamıyoruz. Ancak ev içerisine 1 erkek köpek asla almam. Tabi ki bu benim şahsi düşüncem. Erkek köpeğine apartman dairesinde sorunsuzca bakan köpek sahipleri de mevcut. Kısırlaştırma da bu sorunu ortadan kaldırabilir. Kısırlaştırma konusunu başka bir yazıda ele alacağız. Dişi köpeklerin eksi olarak değerlendirebileceğimiz tek bir yönü var bence. O da 6 ayda 1 defa yaşadıkları regl dönemleri. Yine kısırlaştırma yapıldığı takdirde bu ortadan kalkacaktır. Yine de ben büyük bir sorun olmadığı kanısındayım. Çeşitli önlemlerle bu dönem rahatlıkla atlatılabilir. Dişi köpekler eğitim konusunda daha itaatkar olmakla birlikte, sahipleriyle bağları daha kuvvetli benim gözlemlerimce. Tercih elbette sizin. 3 dişi, 1 erkek köpek sahibi bir insan olarak, bundan sonrasında ailemize yeni bir üye katmayı düşünmesek de, böyle bir durum olduğunda bir erkek köpeği malesef aramıza alamayız. Ama bir dişi köpek konusunda en azından düşünebiliriz. Tabi ki erkek köpek sahiplerinin de farklı düşünceleri olabilir. Ben kendi gözlemlerime ve tecrübelerime dayanarak, dişi köpek herzaman daha sorunsuzdur diyebilirim..

Karar aşamasındaki önemli konuları sizinle paylaştım. Umarım okurken sıkılmamışsınızdır. Doğru kararı vermenizi ve hayatınızı paylaşacağınız doğru köpeği bulabilmenizi diliyorum..

Sevgiler..

4 Ağustos 2012 Cumartesi

www.kopegimicin.blogspot.com nedir?

Herkese selamlar..
Bu blogu kurmamızdaki amaç, köpek sahiplerinin köpekleri hakkında birçok eşsiz bilgiye ulaşmasıdır.
Özetlemek gerekirse, köpekler hakkında merak ettiklerimiz, köpek sağlığı, köpek eğitimi, ırklar hakkında bilgiler, köpeklerimiz için yemek tarifleri, deneyip beğendiğimiz köpek ürünlerinin tanıtımı ve köpeklerle ile ilgili aklınıza gelebilecek herşeyi bu blogda bulmanız mümkün..
Blogumuz daima güncel tutulacaktır ve hergün eşsiz bilgiler sizlerle paylaşılacaktır..
Köpekler hakkında merak ettiklerinizi, görüş ve önerilerinizi herzaman bizimle paylaşabilirsiniz.
Sevgiler..

e-mail: kopegimicin@gmail.com